ATLETİZM :
Atletizm dünyanın en
eski sporu ve bütün öteki sporların temelidir. İnsanın
koşma, yürüme, atma ve atlama gibi en doğal hareketlerindeki
gücünü, dayanıklılığını, süratini, çabukluğunu,
hünerlerinin geliştirmek ve artırmak için yaptığı
çalışmalara, kurallara bağlanmış spor yarışmalarının
tümüne ATLETİZM denir.
Bir başka deyişle ;
insanın tabii hareketlerinden olan koşu, atlama, atma ve
yürüyüşe dayalı olan fiziki performansı devam ettirme ve
geliştirme gayesini güden beden çalışmalarının bütününe ATLETİZM
denir.
Atletizmin bütün
diğer spor dallarında olduğu gibi, insanın mükemmel
yaratılış özellikleri ile varolmuştur. Bu ekonomik, anatomik
yapı sayesinde atletizm dünyanın en popüler branşlarından
biri olma özelliğini elde etmiştir. Zaman, mesafe ve
yükseklik gibi unsurlar atletizmi diğer spor dallarından
ayırmıştır. Sınırlayıcı faktörler günden güne
aşıldıkça, daha kısa zamanda, daha uzağa ve daha yükseğe
ulaştıkça yeni rekorlar kırılmakta ve atletizm dünyada daha
cazip ve daha popüler hale gelmektedir.
Atletizm, günümüzde
Uluslararası Amatör Atletizm Federasyonu (IAAF) tarafından
düzenlenen kurallara göre erkeklerde 23 (dekatlon hariç) ,
bayanlarda ise 21 (Üç adım atlama, çekiç atma ve sırıkla
yüksek atlama dahil ; heptatlon hariç) branş üzerinden
yapılır.
ATLET : Atletizm yarışmalarına katılan
bütün sporculara verilen isimdir. Yunanca yarışma anlamını
taşıyan ATHLOS sözcüğünden gelmektedir.
IAAF : Uluslar arası Amatör Atleztim
Federasyonu
EAA : Avrupa Atletizm Birliği
TAAF : Türkiye Amatör Atletizm
Federasyonu
IOC : Uluslar arası Olimpiyat Komitesi
TARİHİ VE
GELİŞİMİ :
Antropologlar,
sosyologların ve spor araştırmacılarının belirlediklerine
göre insanoğlu çok eski çağlarda yaşama mücadelesi
verirken atletizme başladı. Atletizmin temel branşı olan
koşularla, atmalarda ve ilkel sıçramalardan oluşan
atlamalarda giderek beceri kazandı. Vahşi ve av hayvanlarına
karşı kazandığı bu becerilerini kendi kabilesinin diğer
üyelerine karşı da göstermek istemesi, ilk yarışma
düşüncesini yaratmıştır.
Olimpiyat oyunlarının
ana vatanı olan Yunanistan’da, eski çağlarda ANTİK
OLİMPİYATLAR (olimpia oyunları)
vücut kültürünün gelişmesinde en yüksek noktayı
oluşturmuştur. İlk olimpiyatların (M.Ö. 776) yarışma
programlarına, bugünkü atletizm yarışma dallarının
birçoğunun da girdiğini görmekteyiz.
Antik Olimpiyat
Oyunlarında atletler pentatlon biçiminde 5 (beş) yarıştan
oluşan disk atma, cirit atma, uzun
atlama ve sürat
koşusu ( DROMOS KOŞUSU :
Bir stadyum boyu koşu , 192.27 m ) dallarında mücadele
ediyordu. Eldeki bilgilere göre ilk olimpiyatların programında
stade diye adlandırılan spor sahasının
uzunluğu olan 192 metreyi kapsayan tek bir sprint koşusu bir
bakıma, Olimpiyatların temelini oluşturduğundan dolayı, her
olimpiyat, bu koşunun galibinin adını alırdı. Bu nedenle de
I. Olimpiyat Oyunları’nın adı COROEBUS
olarak da geçer.
Önceleri yarışmalara
soylu kişiler amatörce katılmaktaydı. Ancak M.Ö. VI.
Asırdan itibaren maddi değerler yer almaya başlamış,
galiplere sağlanan çıkarlardan ötürü bir meslek durumuna
gelmiştir.
Modern atletizm 19. yy
da İngiltere’de özellikle okullar çevresinde gelişti ( Oxford ve Cambridge ). Necton Loncası 1817 de Atletizm
yarışlarını kurallar ve sınırlamalar koyarak düzenlemeye
başladı. 1861 de ilk atletizm kulübü ,
Mincing Lane Athletic kuruldu. 1866 da kurulan Amateur
Athletic clup ilk atletizm şampiyonalarını
düzenledi. Atletizm aynı yıllarda Amerika, Kanada ve yavaş
yavaş diğer ülkelere yayıldı.
1896 da Atina’da
düzenlenen modern olimpiyat oyunlarının ilkinde atletizm de
yer aldı. Bayan atletler 1928 yılında Amsterdam
Olimpiyatlarından itibaren yarışlara kabul edildiler. Atletizm
, olimpiyat oyunlarının en yaygın spor dalı ve ağırlık
noktasını temsil etmektedir. Günümüzde bütün dünyada
uygulanan atletizm kuralları 1912 de Stockholm’de
kurulan ve 150 den fazla ülkenin üye olduğu INTERNATIONAL ATHLETIC FEDERATION – IAAF- tarafından saptanmıştır.
TÜRKİYE’DE
ATLETİZM
Atletizm, ülkemize
19.yy’ ın sonlarına doğru girdi. İstanbul’da Kurtuluş
Kulübü’nde (Tatavla Kulübü,1896) atletizm faaliyetleri
başladı. Galatasaray Lisesi’ne öğretmen olarak gelen Curel , Kağıthane’de öğrencileri arasında
yarışmalar düzenledi ve bu spor dalını ilk tanıtan kişi
oldu. Meşrutiyetten sonra (1908) canlanan spor ortamı,
atletizmin gelişmesine de yol açtı. Galatasaray’lı Ahmet
Robenson, okulda atletizm takımını kurdu. Rumelihisarı’nda
düzenlenen yarışmalarda Galatasaray ve Robert Koleji
öğrencileri mücadele ettiler. Galatasaraylı atletlerin en
önemlileri Ruşen EŞREF, Namık Bey, Kyrıl DOUPKOF, Zeen
BİBESCU idi. Robert Kolejinde ise Kurucuyan,
Papazyan, Küçük Aleko sayılabilir (1911). Aynı yıllarda
Silifkeli Şükrü Bey’ in bahçivan poturu ile 100
metreyi 12 saniyede koşması şaşkınlık yaratmıştır.
26 Ekim 1913’te Fenerbahçe Klübü’nün
düzenlediği ilk
atletizm bayramı azınlıkların başlattığı bu spor
dalının, Türk sporcular arasında da beklenen ilgiyi
görmesini sağladı. Uninon Clup sahasındaki yarışlarda 100m
ve 800m koşuldu. Fenerbahçeli Bedri
YILDIRIM ile
aynı zamanda futbolda oynayan TRİPO birinci
oldular. 1 Mayıs 1914 ‘te İstanbul Jimnastik Kulübünün
düzenlediği yarışlarda atletizm ile ilgili merak daha da
arttı. Bu yarışmalar atletizme olan ilgiyi artırdı. Mahmut Bey’ in gülleyi 9.64 m atması hayranlık
uyandırdı.
Atletlerimiz uluslar
arası alanlarda ilk kez Atina’da düzenlenen 1906
Olimpiyatlarında kendi kişisel çabaları ile katılıp
yarıştılar.
1896 Atina
Olimpiyatları’nın 10. Yıldönümünü kutlama nedeniyle
düzenlenen yarışlara Mikail Efendi disk
; Celepoğlu 400m ; Murmuris yüksek atlama ; Devacis 100 m ve 110m engelli dallarında
katıldılar. 1912 Stockholm Olimpiyatları’nda ise Vahram PAPAZYAN 1500 metrede , Mıgıryan da gülle ve
disk atmada yarışmalara kişisel çabaları ile katıldılar.
1918’ de Fenerbahçe
Kulübü atletizm şubesini kurdu. Selahattin TURSEN, Osman NURİ,
Asım UÇAR, Hayri NUBAR, Nurettin SAVCI gibi isimler sarı-lacivertli kulübün ilk atletleri
idi.
Türk atletizminin asıl
gelişme sürecine Cumhuriyet Dönemi’nde girdi. Türkiye
İdman Cemiyeti İttifakı’nın çabaları ve Cumhuriyet
Hükümetinin tahsis ettiği para ile sporcularımız 1924 Paris
Olimpiyatları’na katıldılar. Bu kafileye atletlerimizde
alındı. Yurt dışından getirilen iki antrenör Prag ve Abraham yönetimindeki çalışmalar sonucunda
Fenerbahçeli Tarık Tarık ve Sait
; Galatasaraylı Ömer Besim (KOŞALAY) , Rauf , Enver, Şekip , Hilalli
Ekrem, Ankaralı Lütfü , Trabzonlu Rıza’dan oluşan
takımımız önemli bir başarı gösteremedi, tecrübe
kazanmakla yetindi. Abrahams’ın çalışmaları ülke
çapındaki başarılı atlet sayısını artırdı.
Balkan Şampiyonaları
ise uluslar arası alanda ülkemizin madalya kazandığı ilk
organizasyonlardı. 1931’de 4x100 m bayrak takımımız
ülkemize ilk altın madalyayı getirdi. Bunu 1933’de Veysi EMRE’nin güllede ; Haydar AŞAN’ın yüksek atlamada
kazandığı altın madalyalar izledi. Daha sonraki yıllarda
atletlerimizin başarısı öteki dallara da yansıdı. Cahit
ÖNEL, Muharrem DALKILIÇ, Mehmet YURDADÖN, Veli BALLI, Gül
Çıray AKBAŞ balkanların sivrilen atletleri arasında yer
aldılar.
Türk atletlerinin en
büyük başarısı ; 1948 Londra Olimpiyatları’nda Ruhi SARIALP’in Üçadım Atlamada kazandığı Bronz
Madalya ile 1948 Meksika Olimpiyatları’ndaki İsmail
AKÇAY ‘ın maratondaki 4.lüğüdür.
Türkiye Atletizm
Federasyonu 1922’de TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri
İttifakı) bünyesinde kuruldu ve aynı yıl IAAF üyeliğine
kabul edildi.
AVRUPA ATLETİZM
ŞAMPİYONASI :
Avrupa ülkeleri
arasında düzenlenen amatör atletizm şampiyonasının ilki
1934 yılında Torino’da (İtalya) düzenlendi. Şampiyonaya
1938’den sonra bayan atletlerde katıldı. Her 4 yılda bir
değişik ülkelerde bu şampiyona yapıldı.
ATLETİZMİN
DALLARA GÖRE SINIFLANDIRILMASI
Atletizm
yarışmalarına bayanlar ve erkekler ayrı ayrı katılır.
Yarışlar şu bölümlerden oluşur ;
- Koşular
- Atlamalar
- Atmalar
- Yürüyüş
- Çoklu yarışmalar
KOŞULAR
A – Kır Koşuları
- Arazi Koşuları
(kros)
- Yol (sokak)
Koşuları
B – Pist Koşuları
A – KIR KOŞULARI
1 – Arazi
Koşuları (kros) : Yarışları kırsal alanlarda,
tarlalarda, boş saha ve orman patikalarında yapılır. Böylece
atletler hem meyilli hem yüzeyi sürekli değişen zorlu
yarışma alanlarında yarışmak zorunda kalırlar.
Çoğu uluslar arası
yarışmalar erkekler için 8-12 km lik ; bayanlar için 3-6 km
lik mesafelerde yapılır. Kır koşusu bir kış sporudur. Her
yıl mart ayında Dünya Şampiyonaları vardır. Pist
yarışları mevsiminden itibaren kış ayları boyunca devam
eder.
Kros yarışmalarında
bireysel birincilik yanı sıra takım birinciliği şeklinde
değerlendirme yapılrı. Her takım ya da ülke 6 atleti ile
yarışmaya katılırlar ve tertip komitesinin kararları
doğrultusunda takımların 4- veya 5 sporcularının dereceleri
değerlendirilir. Takımlardan önde gelen 4 veya 5 sporcunun
puanları toplanarak o takımın toplam puanı bulunur.
Örneğin 1+3+12+17=33
puan. En az puanı toplayan takım yarışı kazanır. Puanları
sayılamayacak olan sporcularda rakiplerini geçerek karşı
takımın puanlarını yükseltmiş olurlar.
Parkur sol tarafına
kırmızı flama , sağ tarafına da beyaz flamalar koymak sureti
ile açık bir şekilde işaretlenir. Kestirmeden gitmek
diskalifiye nedenidir. Yarış sonunda çit ya da iple belirlenen
bir finiş tünelinden geçilir ve hakemler tarafından geliş
sırasına göre numaraları ve bitirme dereceleri yazılır.
2 – Yol (sokak)
Koşuları : 800 metre ile 25 kilometre arasındaki
mesafelerde yapılır. Yollar üzerinde yapılan
yarışmalardır. Yolun trafiğe kapatılmış kısmında
güvenlik önlemleri , trafik önlemleri, gezici sağlık
ekipleri önlemleri koordineli olarak çalışıp yarışmanın
sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesini sağlarlar. Yol boyu
hakemleri yarışı ve atletleri izleler ve varış hakemlerine
kadar yarışı getirirler.
B – PİST KOŞULARI
5 gruba ayrılır. Bu
gruplar yarışların mesafesıne , bıcımlerıne ve kullanılan
malzemeye göre ayrılırlar
1- Kısa Mesafe
Koşuları 2- Orta Mesafe Koşuları
3- Uzun Mesafe
Koşuları
4- Engelli Koşular
5- Bayrak Koşuları
6- Maraton Koşusu
PİST : Standart pist uzunluğu 400 metredir. 1
mil yarışı dışındaki dünya rekorları metre esasına göre
belirlenir. Yeni pistlerin büyük çoğunluğunda ve uluslar
arası yarışmalar için kullanılanların hemen hepsinde yapay
zeminler vardır. Bu genellikle TARTAN
lastiksi bir
bileşkedir ve her iklimde kullanılabilir. Koşu pistinin
genişliği 7.32 metreden az olmayıp eğer mümkünse iç
kenarı beton veya benzer bir malzemeden yapılmış 50 mm
yükseklikte ve en az 50mm genişlikte bir bordürle
yükseltilmiş olmalıdır.
NOT : Bordür ; pist yüzeyinde
birikebilecek suyun tahliye edilmesinin engellememek amacı ile
en çok 65 mm yükseklikte olmalıdır. Yarış pistinin iç
kenarına bordur yapılma olanağının yapılma olanağının
bulunmadığı durumlarda bu kenar 50 mm genişlikte çizgilerle
işaretlenmelidir. Çim yarış pistlerinde pistte 5 m de bir
bayrak dikilmelidir. Bayrak yarışmacıların koşmalarını
engellemeyecek şekilde yerden pist dışına doğru 60 o lik açı ile dikilmelidir. Bu
iş kullanılacak olan bayraklar 0.25 metreye 0.2 metre
büyüklüğünde olup 2.45 metrelik bir direğe çekilmelidir.
KULVAR : Pist üzerinde müsabaka
süresince 1 atletin koşmak zorunda olduğu ve yarışmacıları
ayıran 8 kulvar işaretlenmiştir. Bir kulvarın genişliği
1.22 m olup , çizgi kalınlığı 5 cm olarak beyaz boya ile
çizilir. Ayrıca çeşitli yarışların başlangıç yerleri de
çizgilerle belirlenmiştir. Tüm yarışlar için aynı bitiş
çizgisi kullanılır.
Tüm yarışlar,
dönüşler koşucunun soluna gelecek şekilde saat yönünün
tersinde koşulur. Yalnız, 100m , 110m engelli gibi kısa
yarışlar ana tribün (şeref tribünü) önündeki düz
parkurda koşulur.
Kulvar
uzunlukları ve Kulvar Farkları : Bir dönemeçte
başlayan yarışlarda 200 ve 400m gibi bazı atletlerin
diğerlerine kıyasla önde başlayarak avantaj elde ettikleri
sanılır. Ama dönemeçler dönülürken dıştakilerin daha
fazla koştuğu düşünülecek olursa böyle bir avantajın
bulunmadığı anlaşılabilir.
Pist dışındaki
kulvarların uzunlukları daima içteki
kulvarlardan büyüktür.
1. Kulvar : 400 m; 2. Kulvar:
407.04 m; 3. Kulvar : 414.70 m; 4. Kulvar : 422.37m;
5. Kulvar : 430.03 m ; 6. . Kulvar : 437.70 m ; 7.
Kulvar : 445.36 m 8. Kulvar : 453.03 m uzunluğundadır.

ÇIKIŞ
TAKOZU : Kısa mesafe sürat koşuları
(sprint) için atletler çıkış takozları (starting blocks)
kullanırlar. Çıkış takozları ; başlangıç çizgisinin
ardına vidalanan veya çivilenen yarışmacının ayaklarını
basarak ilk hız almasına çıkışta kaymamasını sağlayan
genellikle metal bir alAyakların konulduğu düz kısımlar ettir.
atletin fizik yapısına ya da tercihine göre çeşitli
açılara göre ayarlanabilir. Bu gün büyük ve önemli
yarışlarda kullanılan çıkış takozları atletlerin erken
çıkışını saptayan elektronik mekanizmayı içerir.
KRONOMETRE VE FOTO-FİNİŞ : Yarışlarda
zamanın saptanmasını sağlayan elektronik kronometreler
kullanılır. Artık yarışın başında ve sonunda kronometreye
basan kişilerin yerine yarışmayı başlatan tabancaya otomatik
olarak bağlanmış elektronik kronometreler almıştır.
Tabanca patladığı
anda kronometre çalışmaya başlar. Elektronik kronometrelerle
tespit edilen dereceler saniyenin 1/100 üne kadar okur.
Yarışmalarının sona erdiği çizgiye VARIŞ (foto-finiş
çizgisi) denir. Saniyenin 1/100 ünü saptayabilen foto-finiş
aleti ile ipi birlikte göğüsleyen atletlerin sıralaması
kolayca yapılabilmekte ve izlenebilmektedir. Varış çizgisinde
birinci olan atletin baş–boyun-kollar-bacaklar-eller ve
ayaklar hariç gövdesinin herhangi bir kısmının çizgiye
ulaşması gerekmektedir. Bu gün 400 m ye kadar olan koşularda
sadece bu elektronik aletlerle saptanan rekorlar geçerlidir.
GİYSİ : Bayan
ve erkek sporcular tişört , şorttan oluşan giysi giyerler.
Atletleri belirleyen numaralar kolayca görülebilecek şekilde
iğnelenir. Bazı yarışmacılar özellikle afrikalı uzun
mesafeciler yalın koşmalarına rağmen çoğunlukla çivili
veya özel koşu ayakkabıları kullanılır.
ÇIKIŞ (start) : Bütün
koşucuların startı sporcuların yerlerini alıp hareketsiz
vaziyette beklemesinden sonra bir tabancanın patlaması veya
buna benzer bir aletin patlaması ile verilir. Çıkış
Hakeminin 400 m ye kadar olan koşularda söyliyeceği YERLERİNİZE-DİKKAT
komutları ile bütün atletler dikkat durumunu
aldıkatan sonra tabanca ateşlenir.
400 m den daha uzun
mesafeli koşularda ise çıkış hakemi
“yerlerinize” der, bütün atletler hareketsiz hale
geldikten sonra tabanca ateşlenerek çıkış yapılır. Uluslar
arası yarışmalarda komutlar çıkış hakeminin kendi ana dili
ile söyleyeceği kelimelerle yapılır.
SÜRAT :
Atletizmde her
disiplinin sürat ile ilişkisi vardır. Bir başka deyişle
alçak çıkış , sprint, sıçrama, atış veya tüm koşular
hız ile gerçekleşir. Bu hızın zamanı ve şiddeti farklı olarak
hazırlanabilir. Doğal olan disipline özel harekettir. Sporda
sürat bir uyaran ya da sinyale en kısa zamanda reaksiyon
gösterebilme yeteneğidir. Bir başka ifade ile farklı
dirençlerle olabildiğince yüksek hızla uygulanan harekettir.
Hız en küçük zaman birimi içerisinde sprinterin en fazla mesafeyi kat
etmesidir. Hız , adım uzunluğu ve adım frekansının uyumuna
bağlıdır. Bunların korunabilmesi için kalça,diz ve ayak
bileği eklemlerinin en üst düzeyde hareketlilik özelliklerini
gelişim kazanması ve kas gruplarının istemler ölçüsünde
kuvvet kazanmış olması gerekir. Sürat doğuştandır ve az
geliştirilebilir.
Sürati etkileyen
faktörler şunlardır ;
- Kas kuvveti
- Kas liflerinin
viskozite yapısı (iç sürtünme)
- Reaksiyon zamanı (kasların tepkisi)
- Kasların
kansantrksiyon (kasılma) hızı
- Koordinasyon
(beceri ve akıcılık)
- Antropometrik
özellikler (anatomik yapı)
- Genel anaeorobik
(oksijensiz solunum) dayanıklılık
- Psikolojik güç ve
sağlam sinir sistemi

A – 100 m Koşusu : 100 m koşu 4
kısımdan oluşur.
- Çıkış
- Toplanış
- Fule (adım
uzunluğu)
- Varış
B – 200 m Koşusu : 100 m
koşusun devamı niteliğinde olup , kişilerin maksimal oksijen
kapasitesinin biraz daha fazla olması ve koşu tarzının daha
yumuşak ve seri olması gerekir. İnatçılık ve dayanıklılık ön
plana çıkar.
C – 400 m Koşusu : Sürat ve mukavemet ön planda olup en iyi
sonuç her 100 m nin eşit zamanlarda koşulması ile alınır.
Kasların ; rahat ve seri , solunumun ise ritmik olması
şarttır. Kullanılan enerji sistemi aneorobik
laktik asittir. Kaslarda Glikojen yakılarak yan ürün olarak
laktik asit çıkar.
ORTA MESAFE
KOŞULARI :
A – 800 m Koşusu : Bu mesafeye 3 unsur hakimdir.
- Dayanıklılık
- Sürat
- Zeka
Adımları serbest
uzunca ve yumuşaktır. Koşu tekniğinin kusursuz olması
gerekir. Atlet rakiplerini kontrol altında tutmalı ve
yapacağı ataklardan emin olmalı , kendisine bir atak
yapıldığında buna , viraja kadar karşı koymalı tamamen
taktik,zeka gerektyiren bir mesafedir.

B – 1500 m Koşusu : 800 metrenin devamı niteliğinde olup , kondüsyonel özellik koordinatif kabiliyet
teknik beceri ve taktik kabiliyeti zorunlu kılar ayrıca ,
yüksek verime ulaşmada sürat ve dayanıklılığın seviyesi
ve oluşum derecesinin önemi büyüktür.
BAYRAK KOŞULARI :

A – 4 x100 m Bayrak Koşusu : Bekleyen koşucu, bayrak değiştirme
sahasının 20 m gerisinde çıkış pozisyonundadır.
Arkadaşının hızını bildiği için durduğu yerin gerisine
bir işaret koyar. Arkadaşı o işarete geldiğinde yumuşak ve
dengeli olarak çıkış yapar. O hızı alana kadar arkadaşı
ona yetişir. Seslenir , sesi duyan koşucu anlaşmış
oldukları elini arkaya uzatır. Hız düşürülmeden bayrağı
alır. Atletler her 100 metrenin her 10m
öncesi ve sonrası
bayrağı değiştirmek zorundadır. Çıkış yapan atlet
bayrağı sağ eliyle taşır. İkinci atlet sol eli ile
üçüncü atlet sağ ve dördüncü atlet sol eliyle alır ve
taşır.
Taktik :
1 – 1. ve 4. koşucular 110-120
metre , 2. ve 3. koşucular
120-130 metre koşarlar. Dolayısıyla 2. ve
3. atletin mukavemeti
iyi olmalıdır.
2 – İlk çıkış yapan atletin çıkış
tekniği en iyi olandan seçilir.
3 – Son koşucunun en hızlı ve mücadeleci
olmalıdır.
4 – 4 x 100 metrede 2 kavis olduğundan 1. ve 3. Atletlerin kısa boylu olması gerekmektedir.
B – 4 x400 m Bayrak Koşusu : Bayrak
değiştirme alanı 20 m dir. Bunun 10 metresi 400 m çıkış
çizgisi önünde , 10 metresi gerisindedir. 1. Koşucu bayrağı
sağ elinde tutarak çıkış yapar. 2. ve
3. Koşucular
bayrağı sol elleriyle aldıktan sonra sağ ele geçirirler. 400
metrede atletler yorgun geldiği için bayrak alanlar acele
etmemelidir. 1. Koşucu 400m den az ;
2 ve 3. Koşucu 406 m ; 4. Koşucu
410 metre koşar.
Taktik :
1.atlet en zayıf olanı son
atlet ise en süratli ve en mücadeleci ve süratte devamlılığı iyi olandan seçilir.
YÜRÜYÜŞ :

Yürüyüş yarışları
hem pistte , hem de yolda yapılabilir. Uluslar arası
yürüyüş yarışmalarında ve
olimpiyatlarda erkeklerde
20-50km ; bayanlarda 10km üzerinden yapılır. 20km den daha uzun mesafeli uluslar arası yarışmalarda 5 km aralı su
istasyonları bulunur. Böylece yürüyüşçülerin terleme
sonucu fazla su kaybetmelerinden doğacak sakıncalar önlenmiş
olur. Yürüyüşçüler nasırlara karşı kalın çorap
giyerler. Sağlam dayanıklı ayakkabı kullanırlar.
Yürüyüş ,
adımların yerle bağlantıyı sürekli tutacak şekilde
atıldığı bir ilerleme şeklidir. Başka bir deyişle arkadaki
ayağın baş parmağı öndeki ayağın topuğu yere değmeden
yerden kalkmaz. Bu bağlantıyı sağlamak ya da sağlamamak
arasındaki ayrım çok küçük olduğundan hakemler yarışın
belirli zamanlarında yarışçıların ayaklarını gözlerler.
Ayrıca her adımda bacak dizden düzleştirilmelidir. Hakemler
kurallara aykırı yürüyen yarışmacıları
diskalifiye etme yetkisine sahiptir.
Yürüyüşçülerin
kalça hareketi biraz garip görünse de belirli bir amacı vardır.
Wiggle denen hareketle kalçalar kıvrılarak normal
yürüyüşte mümkün olandan daha uzun adımlar elde edilir.
Gövde dik durmalıdır. Öne eğilmek adım uzunluğunu
engeller. Bütün hareketler yumuşak olmalıdır. Sert hareketli
bir yürüyücü her adımda boşuna enerji harcar. Kilometrede
1100 adım atıldığı düşünülürse sertlik yüzünden
büyük bir enerjinin boşa harcandığı kolayca anlaşılır.
HOME